Translate

30 Mart 2012 Cuma

ARAÇ DİZAYNI


            

ARAÇ TASARIMI SINIR TANIMIYOR


             TÜRKİYE'DE VE DÜNYADA BİRÇOK ÜNLÜ İŞADAMI, FUTBOLCU VE SANATÇININ ARACINA YAPTIĞI DİZAYNLARLA TANINAN ERBAKAN MALKOÇ, ADETA ARAÇLARI BAŞTAN YARATIYOR. MALKOÇ'UN ŞİMDİKİ MÜŞTERİSİ MİLYARDER BİR RUS İŞ ADAMI. MALKOÇ, TARAFINDAN DİZAYN EDİLEN RUS İŞADAMININ 50 BİN EURO'LUK MERCEDES MİNİBÜSÜNÜN DEĞERİ YAKLAŞIK 250 BİN EURO'YA YÜKSELDİ.


           Birçok ünlü için hazırladığı özel araçlarla tanınan Dizayn VIP'nin sahibi Erbakan Malkoç, birbirinden konforlu araçları dizayn etmeye devam ediyor. Yapılan dizaynla birlikte aracın değeri milyon dolarları bulabiliyor. Türkiye'de ve dünyada birçok ünlü işadamı, futbolcu ve sanatçı için hazırladığı araç içi dizaynlarla tanınan Dizayn VIP şirketinin sahibi Erbakan Malkoç'un şimdiki müşterisi Arbat Casino'larının sahibi milyarder bir Rus iş adamı.

ARACIN DEĞERİ 250 BİN EURO'YA ÇIKIYOR

      Rus iş adamının değeri 50 bin Euro olan Mercedes Viano marka minibüsünü, 40 çalışanla yaklaşık altı ay süren bir çalışmayla yeniden tasarladıklarını kaydeden Malkoç, tasarımla birlikte aracın değerinin 250 bin Euro'ya yükseldiğini dile getirdi. Ayda bu şekilde ortalama 10, 15 araç tasarım siparişi aldıklarını belirten Malkoç, "Türk imzasıyla böyle çalışmalara imza atmak son derece güzel. Bizi bir terzi olarak düşünün. Nasıl ki bir terziye gidersiniz ne istediğinizi söylersiniz. Bizde aynı şekilde müşterilerimizin istekleri doğrultusunda araç dizaynı yapıyoruz. Müşterilerimiz kendi zevklerini araçlarına yansıtıyor" dedi.

"DüNYA DEVİ OTOMOBİLLERE KAFA TUTUYORUZ"

        Rus iş adamının bütün dünyayı dolaştığını ancak kendilerinde karar kıldığının altını çizen Malkoç, "İşçiliğimizi beğendiği için. Bizde karar kılmış. Bu araç Almanya'dan geldiğinde kısa bir araçtı. Biz bu aracı uzattık. Bunun Türkiye'de yapılması yakın bir zamana kadar zordu. Almanya'dan bu araç geldiğinde bomboş olarak geldi. Şimdi modern araçlara kafa tutacak bir halde. Bu şekilde dünya devi otomobillere kafa tutacak bir standarta gelecek şekilde dizayn yapıyoruz. Araç içinde hayal edebileceğiniz her şey var" diye konuştu.

"AVRUPAYA İHRAÇ EDİYORUZ"

            Bütün araçları Avrupa'dan ithal ettiğimizi bu araçların çoğunluğunun da özellikle Almanya'dan ithal edildiğinin altını çizen Malkoç, "Şimdi biz onlara ihraç ediyoruz. Bu aracın içindeki lüks dünyadaki hiç bir aracın içinde yok. Bunun dışında aracın içinde internet, Espresso makinesi, uydu anteni, DVD Player, surround ses sistemi, elektrikle açılan masalar, dokunmatik ekran gibi son derece lüks donanımı görmek mümkün. Araç içinde hiç hareket etmeden dokunmatik panelle istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Bütün bu yapılan çalışmalar Türk ustaları tarafından elle yapılmıştır. Dünyada bu standartlarda çalışan başka bir firma yok" şeklinde konuştu.

21 Mart 2012 Çarşamba

Derinlerde kariyer: "Sanayi dalgıçlığı"


İşse iş,
Paraysa para,
Maceraysa macera...

                              Sanayi dalgıçlığı: Cesursan yaparsın!



          Şimdi, yıldızı giderek daha da parlayan bir meslek var: Sanayi dalgıçlığı (ya da, yurt dışındaki adıyla, ticari dalgıçlık)... Gerek Türkiye’de, gerek dünyada su altında gerçekleştirilen inşaat, tamirat, kurtarma, bakım gibi proje ve çalışmaların artmasıyla, sanayi dalgıçlığı da giderek daha cazip bir meslek kolu haline geliyor. Cesur, sağlıklı ve disiplinli insanların yaptığı sanayi dalgıçlığı, büyük maddi getirisi ve yüksek orandaki iş bulma potansiyeliyle, iyi bir gelecek vaat ediyor.
     Su altı güzelliklerinin cazibesine kapılanlar için bir hobi olan dalgıçlık, endüstriyel sualtı uygulamalarının gelişmesiyle bir kariyer basamağı oldu. Bu kariyere başlamak için scuba dalgıçlığı eğitiminin ardından alınacak eğitim, "sanayi dalgıcı" unvanını kazanmaya yetiyor. Türkiye'de bu hizmeti veren sadece 15 şirket ve yaklaşık 150-200 dalgıç var ve sualtı çalışmaları yürüten şirketlerin çoğalmasıyla sanayi dalgıçlarına duyulan ihtiyaç, günden güne artıyor. Boğaziçi Sualtı Araştırma Merkezi'nde başlayacak sanayi dalgıçlığı eğitimleri de bu ihtiyacı karşılayacak nitelikte elemanlar yetiştirmeyi hedefliyor. 
        Dalış eğitimini tamamlayan ve sanayi dalgıcı unvanını kazananların çok geniş bir çalışma alanı var. Sanayi dalgıçları; sualtı inşaatları, sudaki gemilerin karaya çekilmeden onarımı, survey çalışmaları, sualtı arama-kurtarma çalışmaları, sualtı boru ve iletişim hatlarının döşenmesi, sualtı boru hatlarının bakım-onarım işlerinde çalışıyor. Türkiye'deki projelerin yanı sıra Türk müteahhit firmalarının yurtdışı projelerinde çalışma imkanı buluyor. Ayrıca yabancı dil bilenlere yabancı dalış şirketlerinin kapıları açılıyor. Sektörde ücretler, projeye göre değişiyor. Dalgıçlar hava ile yaptıkları dalışlarda günlük 150 YTL, karışım gaz ile derin su dalışlarında ise günlük 200-250 dolar kazanıyor. Yurtdışındaki liman inşaatlarında çalışan dalgıçlar, ortalama iki bin 500 dolar aylık alıyor. Bu arada yabancı firmalarda çalışan bir dalgıç bu rakamların çok daha üzerinde kazanıyor. Örneğin Avustralya'nın petrol platformlarında günde 900 dolara varan ücretler söz konusu oluyor. Sanayi dalgıcı olmak için aranan kriterler hiç de caydırıcı değil. Türk vatandaşı olmak, en az ilkokul veya ilköğretimi bitirmek, 18 yaşını aşmış ve mesleğe yeni başlayacaklar için 40 yaşından gün almamış olmak yetiyor. Ayrıca adayın sağlık durumu"Profesyonel Sualtı Adamları Yönetmeliği"nde belirtilen sağlık hükümlerine göre belgelendirmesi isteniyor. Bu şartları taşıyan herkes sanayi dalgıçlığı eğitimi alabiliyor. Eğitim, her biri birer ay süren üç seviyeden oluşuyor. İlk aşamada sıfırdan başlayanlara scuba dalgıçlığı eğitimi veriliyor. Ege ve Akdeniz kıyılarında scuba adı verilen dalış sporuna ilgi artınca Türkiye'de dalgıç sayısı hızla yükseldi. Bu nedenle birinci seviyeyi halihazırda bitirmiş olanlar doğrudan ikinci seviyeden başlayabiliyor. Bu aşamadaki eğitimi bitiren dalgıçlar, 30 metreye kadar yurtdışındaki liman işlerinde çalışabiliyor. Üçüncü seviyedeki kursu bitirenlerse açık deniz dalgıçlığı niteliğini kazanıyor ve 50 metreye kadar derin su işlerinde çalışabiliyor. Eğitim ücreti olarak birinci seviye için 2 bin 500, ikinci seviye ve üçüncü seviyelerin her biri için dört bin 500 euro ödeniyor. Bu eğitimleri veren Boğaziçi Sualtı Araştırma Merkezi'nden Dalış Eğitmeni Nevzat Tunç, sualtı sanayinin her zaman iş olanağı sunan bir sektör olduğunu söylüyor. Sanayi dalgıçlığının popüler bir meslek olacağını iddia eden Tunç, geçen yıl düzenlenen kursun mezunlarının tamamının iş bulduğunu belirtiyor. Bu sektör büyüdükçe yaşamını dalgıçlık yaparak kazanan profesyonellere gereksinim aynı oranda artıyor. İstihdam açığı nedeniyle işsizlik sorunu yaşatmayan sanayi dalgıçlığının eğitimlerinde başarılı olmak için özel yetenek gerekmiyor. Ancak bu meslekte başarılı olmak için denize tutkun, maceracı ruhlu, yurtdışında çalışmaya istekli olmak gerekiyor. 



2011-2012 yerleştirme sonuçlarına göre Su Altı Teknolojisi (2 Yıllık) Bölümü olan üniversitelerin taban ve tavan puanları, kontenjanları


Üniversite
Yüksekokul
P Programın Adı
Puan Türü
Kont.
En Küçük Puanı
Ege Üni.
Ege MYO
Su Altı Teknolojisi
YGS-6
20
303.197
İstanbul Üni.
Teknik Bil. MYO
Su Altı Teknolojisi
YGS-6
30
303.108
Mustafa Kemal Ün.
Denizcilik MYO
Su Altı Teknolojisi
YGS-6
20
271.556
Çukurova Üni
Yumurtalık MYO
Su Altı Teknolojisi
YGS-6
20
244.316


KAYNAK:http://www.ossmat.com/index.php/taban-puanlar/2-yillik-bolumlerin-taban-puanlari-2011/5029-su-alti-teknolojisi-2011-yili-taban-puanlar.html

16 Mart 2012 Cuma

TARIMDAKİ BÜYÜK DEVRİM


                      TOPRAKSIZ TARIM

          Girişimci sermayenin son yıllardaki yakın takibe aldığı “topraksız tarım“, yakın geleceğin en popüler yatırım alanlarından biri olmaya aday. Toprak yerine volkanik kayaların kullanıldığı, taş yünü ya da perlit denilen maddelerle çeşitli minerallerin ve suyun enjekte edildiği sistem şimdilik az sayıda girişimci tarafından yapılıyor.
           Adana’dan Denizli’ye, Mersin’den, Afyon’a kadar birçok ilde yatırımcıların arazi aldığı topraksız tarımda yatırım maliyeti metrekare bazında ortalama 60 Euro olarak hesaplanıyor.
Dünyada tarım alanları giderek verimsizleşiyor. Diğer yandan artan dünya nüfusu da küresel ısınma ve gıda fiyatlarındaki anormal artışa bağlı olarak gelecekte büyük sıkıntıların habercisi. Geleneksel tarımsal üretimin geleceğine ilişkin bu karamsar beklentiler, bilim dünyasını yıllardır yoğun bir arayış içine itmiş bulunuyor. Örneğin topraksız tarım üzerine yapılan araştırmalar, bugün araştırma boyutundan çıkarak fiili olarak uygulamaya girmiş durumda.
          Henüz çok çok başında olsa da Türkiye de bu uygulamanın içinde. Türkiye’deki birçok yatırımcı, gelişmeleri uzaktan ama büyük bir ilgiyle izliyor. Türkiye’nin her yerinden, her sektörden girişimcilerin ilgi odağındaki topraksız tarım, toprağa göre beş kat daha fazla sağladığı verimle, gelecek dönemin en kârlı işlerinden biri olmaya aday. İlginin nedenlerinden biri de bu.

TÜM YÖNLERİYLE TOPRAKSIZ TARIM
               Hijyenik ve daha lezzetli ürünler yetiştirme imkânının dışında, gübreleme, ilaçlama, aşırı sulama gibi faktörlere gerek duyulmayan topraksız tarımda, başta geleneksel sebzeler olmak üzere hassas tıbbi bitkiler ve yumru kök içermeyen yeşillikler daha sağlıklı yetiştirilebiliyor ve hastalık seviyesi minimum düzeylere indiriliyor.
              Topraksız tarımın bir çeşidi olan hareketli su kültürü ile yapılan yöntemde, bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 bin ton ürün alınıyor. Peki topraksız tarım nasıl yapılır? Hangi bölgelerde yatırım yapmak avantajlı? Hangi ürünler üretiliyor ve bu ürünlerin pazarı nasıl? Türkiye’de bu alanda üretim yapan üreticilerden üretim hikâyelerini, Türkiye ekonomisinin bu yeni yatırım dalgasını ve fizibilite analizlerini, en geniş şekli ile ortaya koyduk.
40 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
             Dünyanın son dönemde odaklandığı sektörlerin başında tarım geliyor. Çünkü gıda fiyatları son yıllarda yüzde 50’nin üzerinde bir artış yaşadı. Bu artışla birlikte dünya ekonomisi sarsılmaya başladı. Gelişmiş ülkelerin önemli temsilcilerinden gelen bilgiler, gelecekte yüz binlerce insanın açlık çekeceği yönünde. Yani bugünden tarıma yatırım yapanları, gelecekte daha rahat bir yaşam ortamı bekliyor.
             Türkiye de, dünyada yaşanan gelişmeleri yakından izliyor. Yeni teknolojiler, sistemler geliştiriyor. Tabii bunu sadece tarımla uğraşanlar değil, teknoloji şirketleri de yapıyor, vizyonu olan girişimciler de… Türkiye, tarım açısından şanslı ülkeler arasında yer alıyor. Ancak tarımda bölünmüş topraklar, erozyon ve kuraklık, verimi engelliyor.
Türkiye’nin toprak verimliliğinin yapılan araştırmalara göre son 10 yılda yüzde 23 azaldığı belirtiliyor. Tarım alanında yeni gelişmeye başlayan topraksız tarım ise bugünün ve geleceğin yatırım alanı olarak yerini şimdiden üst sıralara taşımaya başladı. Topraksız tarım, diğer adıyla “hidroponik yetiştiricilik”, dünyada 40 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de ise 100’e yakın serada bu teknik kullanılmaya başlandı.
VERİM 5 KAT DAHA FAZLA
            Topraksız tarımın en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında Hollanda ve Belçika geliyor. Bu iki ülkenin seralarının toplam yüzde 95’inde topraksız tarım yapılıyor. Türkiye’de ise özellikle son bir yıldır yatırımcılar bu alana akın etmiş durumda. Türkiye’deki son tabloya göre toplam 48 bin hektar seranın yaklaşık 4 bin dönümünde, topraksız tarım uygulamasına geçilmiş bulunuyor.
            Uzmanlar, Türkiye’nin topraksız tarım yapılan sera alanının iki üç yıl içerisinde 15 bin dönüme çıkacağını söylüyor. Topraksız tarım yönteminde verim, normal tarıma göre beş kat daha fazla. Hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarımda bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 ton ürün alınıyor.
            Bu tarımda hormon ve ilaç kullanılmıyor. Dolayısıyla kalıntı içermeyen ve yüksek fiyatlardan alıcı bulan ürünlerin yetiştiği topraksız seralar, geleneksel seracıları da harekete geçiriyor. Ürünün pazarlanmasında fiyatı yüksek olmasına rağmen hiçbir sıkıntı çekilmediğini belirten sektör temsilcileri, hem iç pazarda hem de ihracatta alıcının sürekli olduğunu belirtiyor. Avrupa standartlarında yapılan üretim, Avrupa pazarlarına, Rusya’ya, Arap ülkelerine çok rahat bir şekilde ihraç ediliyor. Hatta zincir marketlerin bu ürünleri almak için hiçbir zorluk çıkarmadığı da belirtilenler arasında. Çünkü tüketicilerin son dönemde sağlıklı beslenme anlayışı giderek gelişiyor.

METREKARE YATIRIMI 60 EURO
             Topraksız tarımın yatırım maliyeti, diğer tarım metoduna göre yüksek. Ancak alınan verim düşünüldüğü zaman bu yatırımın kârlı bir yatırım olduğu görülüyor. Yatırım tutarı plastik seralarda metrekare başına 60 Euro iken, cam seralarda 70-75 Euro’yu buluyor. Bir dönüm için yapılması gereken yatırım ise 70-75 bin Euro civarında. Yatırımın geri dönüş süresinin ise iki ila beş yıl arasında değiştiği belirtiliyor.
             Geri dönüş süresi, topraksız tarımın da çeşidine göre farklılıklar gösteriyor. Topraksız tarım Dizayn Grup’un geliştirdiği gibi hareketli su kültürüne göre yapıldığı gibi, perlit, pomza gibi materyaller ile de yapılıyor. Örneğin Dizayn Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları’na göre, hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarım yatırımının geri dönüş süresi, 25 ay. Mirmahmutoğulları, “Bizim sistemimiz çok farklı bir topraksız tarımı ortaya koyuyor. Biz anahtar teslim proje, tesis veriyoruz. Yatırım maliyetimiz yüksek olabilir. Ancak yatırımın geri dönüş süresi çok hızlı” diyor.

TOPRAKTA DEĞİL TAŞTA TARIM
            Yatırımla ilgili olarak, volkanik bir kaya türü olan pomza ile de topraksız tarım yapmak mümkün. Bir ton pomzanın fiyatı, sadece 30 Ytl ve pomzanın kullanım süresi sekiz yıl. Burada yatırım yapılacak materyalin bilinçli bir şekilde seçilmesi, bu materyallerin nasıl kullanılacağı da önemle araştırılmalı. Büyük şirketler bu alana büyük yatırım yapıyor. Kendi bünyelerinde ziraat mühendisleri çalıştırıyor. Ancak sektör temsilcileri küçük ve orta boy yatırımcıların mutlaka üniversitelerden danışmanlık hizmeti almaları gerektiğini söylüyor.
            Topraksız tarım, bilgisayar kontrollü bir sistem gerektiriyor. Güneşin zararlı ışınlarının ürüne ulaşmasını engelleyen UV ve IR katmanlı sera malzemeleri, Türkiye’ye ithal ediliyor. Asıl yatırımı, bu ürünler oluşturuyor. Arazi yatırımı ise sözleşmeli çiftçilik modeli ile karşılanabiliyor.
Bitkilerin ihtiyacı olan mineraller, özel bir sulama yöntemiyle bitkiye aktarılıyor. Seranın ısınması, nem, buhar düzeyi de bilgisayar kontrollüyle yapılıyor.
1 KİLO DOMATESİN MALİYETİ
            Tüm bunlar maliyeti artıran etkenleri oluşturuyor. Ancak ekipmanların kullanımı, bitkilerin büyüme sürecinin belirlenmesi, üretimin devamlılığı için uzman personel desteği şart. Tüm bu girdilerle birlikte bir kilo domatesin ne kadara üretildiğini sorduk.
            Bir üreticiden aldığımız bilgiye göre, bir kilo domatesin 1.2 Ytl’lik bir maliyeti var üreticiye. Satış fiyatı ise 2 ila 4.5-5 Ytl arasında değişiyor. Burada katma değerli bir üretimden söz etmek mümkün. Denizli’de iki yıldır bu işi yapan Gökşin Tarım’ın Genel Müdürü Ahmet Onur Karademir, bir dönüm için 140 bin YTL yatırım yaptıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor:
            “25 dönümün bize maliyeti, 2 milyon Euro’yu geçmiş bulunuyor. Yatırımın geri dönüşünü beş yıl gibi hesap ettik. Ancak ürünler, devamlı pazar buluyor. İlk yıl hem ihracata, hem de lüks marketlere çalıştık.”
            Topraksız tarımla yetiştirilen ürünlerin hemen raflarda yer bulabildiğini anlatan Karademir, “Ürünlerimizin fiyatı daha yüksek. Kış ayı için normal sera malı domates 2 YTL ise bizim malımız 4-5 YTL’ye satılıyor. Ama güvenilir bir ürün oluyor” diyor.

GİRİŞİMCİLERDEN YOĞUN TALEP
                 Türkiye’de özellikle son yıllarda farklı alanlara yatırım yapmayı araştıran girişimciler, topraksız tarıma odaklanmış durumda. Topraksız tarım için gerekli materyalleri pazarlayan şirket yöneticilerinden aldığımız bilgilere göre inşaat sektöründen, özellikle de tekstil sektöründen kaçan patronlar, bu işte nasıl kâr elde ederiz sorusunun yanıtını arıyor. Tedarikçi bir şirket yöneticisinden aldığımız bilgiye göre, kendilerine mal temini için başvuran girişimci sayısı, son bir yılda 100’ü geçmiş durumda. Yetkili, “Özellikle jeotermal bölgelerde, Akdeniz ve Ege’de bu işi yapanların sayısının hızla arttığını görüyoruz. Klasik serasını topraksız tarım serasına, yani bir anlamda da modern seraya dönüştürmek isteyen yatırımcılar artıyor” diyor.

İÇ PAZAR TALEBİ ARTIYOR
           Topraksız tarım ürünlerinin bahsettiğimiz gibi ihracatta hiçbir sorunu yok. Ürünler, zincir marketlerde ise kilo yerine, paket olarak satılıyor. Bir üreticinin verdiği bilgiye göre, eskiden üretimlerinin sadece yüzde 2’sini iç pazara verirken, bu oran bir yıl içinde yüzde 10’a çıkmış.
           Anahtar teslim tesis satan Dizayn Grup’un topraksız tarım teknolojileri müdürü Bülent Karayel, sektör değiştirmek isteyen birçok yatırımcı olduğunu söylüyor. Karayel, “Gayrimenkulden, tekstilden birçok yatırımcı var. Dengesi bozulan dünyada, tarım ürünleri çok önemli olacak. Ultra teknoloji kullanılıyor bu sistemde. Seraların içinde meteoroloji istasyonu bile var” diyor.
Karayel, yatırım için güney bölgelerini ve jeotermal bölgeleri tavsiye ediyor ve ekliyor: “Sakarya, Aydın, Manisa, Afyon’da da yatırımlar artıyor.”

KUMLUCA, TOPRAKSIZ TARIM ÜSSÜ
          Türkiye’de seracılığın ilk başladığı yer olan Antalya’nın Kumluca ilçesi, seracılıktaki verimini topraksız tarım ile geliştirmeye başlamış. Hatta üreticiler, Kumluca’nın topraksız tarımda bir üs olma yolunda ilerlediğini söylüyor.
         Kışlık sebze ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan Kumluca’da halen dört büyük topraksız tarım yapılan sera bulunuyor. Bu seraların büyüklüğü 100 dönüme ulaşmış ve bu alanda beş büyük yatırımcı olduğu belirtiliyor. Kumluca’nın 55 bin dönümlük arazisi var. Bu araziden ise yer almak isteyen girişimci sayısının, her geçen gün arttığı belirtiliyor.
         Talep, Kumluca’daki arazi fiyatlarını da yükseltmiş. Kumluca’da bir dönüm arazi 40 bin YTL’den satılıyor. Şimdi Kumluca’da işleme ve paketleme ihtisas organize sanayi bölgesi de yapılması planlanıyor.

YATIRIMCILAR TAKİPTE
         Bununla birlikte yatırımların daha da artacağını söyleyen Kumluca Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Alaaddin Aytekin, “Burada topraksız tarım, 100 dönüme ulaştı. Çiftçi başarıyı görmeden değişime yanaşmıyor. O yüzden sera açıp, verim artışını göstermeye karar verdim. Daha şimdiden 20 sera sahibi beni yakın takibe aldı.” diyor.
         Aytekin, bu işe öncelikle 6 dönümle başlamış. Bugün ise 18 dönümlük bir araziye ulaşmış. 45 bin fidesi var. İsviçre’den ithal ettiği bilgisayar kontrollü seraların yatırım maliyeti ise 2 milyon doları bulmuş. Aytekin, yatırımın geri dönüşü ile ilgili olarak şunları söylüyor:
         “Yatırım beş yılda kendini amorti eder. Ekonomide iyi bir çıkış olursa daha kısa sürer. Şimdi narenciye bahçelerimizi topraksız seraya dönüştürmek istiyoruz. Büyük tesislerin kurulması için narenciye bahçelerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Bu işin rantabl olması için arazinin 20 dönüme ulaşması gerekir.”

DİZAYN GRUP BİR TOHUMDAN 16 BİN TANE DOMATES ALINIYOR
         “Beyin göçüne karşı beyin gücü” kampanyasına gelen bir projeyletopraksız tarım işine başlayan Dizayn Grup, bu işte farklı bir yöntem kullanıyor. Hareketli su kültürü yöntemiyle topraksız tarım yaptıklarını ve diğer topraksız tarım metotlarından tamamıyla farklı olduklarını anlatan yönetim kurulu başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları, bu yöntemle bir tohumdan 16 bin tane domates alındığını söylüyor. Adana’da serası olan Dizayn Grup, artık seri üretime geçmiş durumda. Mirmahmutoğulları, şunları anlatıyor:
         “Taşıyıcı olarak pelit, taş yünü gibi yöntemlerle yapılana da topraksıztarım deniyor. Bizimki hareketli su kültürü. Biz tamamen su içinde üretiyoruz. Şu anda seri üretime geçtik” diyor. Dizayn Grup’un üretim rakamları oldukça yüksek. Projelerini açıkladıktan sonra telefonlarının kilitlendiğini söyleyen Mirmahmutoğulları, girişimci sayısının bini geçtiğini belirtiyor. Dizayn Grup, anahtar teslim tesis satıyor. Yatırımcılarla ise sözleşmeli çiftçilik  yapıyor. Mirmahmutoğulları geliştirdikleri sistemi şöyle anlatıyor:
          “Yatırımcının tüm girdi ihtiyaçlarını da biz karşılıyoruz: Fide, gübre, danışmanlık gibi. Tüm çıktısını yine biz satın alıyoruz. Mahsulü de biz satın alıyoruz. Markamız Miracle. İlk pazarlayacağımız ürünler aralık ayında olacak. Önce iç pazara satacağız. Çözümümüz bir diz avantajları da beraberinde getiriyor.”diyor.

ALTERNATİF TARIM A.Ş. BAZALTİK POMZA İLE EN BÜYÜK ÜRETİCİ
         Saray Halı’nın sahibi Necati Kurmel’in ağabeyi Mustafa Kurmel, çiftçiliğin yanı sıra maden ocağı sahibi. 1995 yılında Almanya’dan bazaltik pomza ile ilgili araştırma yapan bir profesör ile görüşen Kurmel, bazaltik pomzanın topraksız tarım için son derece önemli bir materyal olduğunu keşfediyor. Kurmel’in Adana Osmaniye’de bulunan maden ocaklarından da zaten bazaltik pomza çıkıyor.
         Bu materyali, üniversitelerle birlikte inceleyen Kurmel’in bu işin başındaki asıl yöneticisi ise kızı, Dinamis Kurmel Taşdelen. 1998 yılında AlternatifTarım A.Ş.’yi kuran Dinamis Taşdelen, o yıldan itibaren topraksız ve organik tarım yapan seracılara bu materyali satıyor. Taşdelen’in verdiği bilgilere göre, pomza topraksız tarım yapabilmek için bir taşıyıcı. Yüksek su tutma ve ısı depolaması nedeniyle seralarda en önemli harcama kalemi olan ısıtma giderlerini azaltıyor. Pomza, yoğun gözenekli yapısı nedeniyle havalanmayı sağlarken drenaj sorunlarını da gideriyor. Fiyatı ise diğer materyallere göre daha uygun. Bir ton pomzayı 30 Ytl’ye alabiliyorsunuz. Taşdelen, “Biz bunun dünya ile aynı zamanlarda araştırmasını yaptık. Türkiye’de topraklı seralar yapıldı. Üretim oraya alındı. Oraya da kimyasal atıldığı için toprak bozuluyor. Kapalı seralardatopraksız tarıma uygun bir materyal bu. Yüzde 40’ının yapısında gözenek var. Kök, inanılmaz hızlı gelişiyor” diyor.
         Verimin pomza ile topraklı tarıma oranla beş kat daha fazla olduğunu söyleyen Taşdelen, “Çapalama yok, yabancı ot yok. Mantar, küf üretmiyor. İşgücü tasarrufu ve üretim artışı var topraksız tarımda” diyor. Osmaniye’deki maden ocaklarında 1 milyar metreküplük yatak rezervi ile yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli pomza üreticileri arasında yer alan Alternatif Tarım’a son iki yıldır büyük bir talep patlaması olmuş. Taşdelen, taleple ilgili olarak şunları söylüyor:
         “Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Erdemli, Antalya’ya kadar büyük talep alıyoruz. Girişimciler artıyor. Mesela Erdemli’de çok yakın tarihte, 40 dönüm yaptı bir girişimci. Hemen arkasından 200 dönümün üzerine çıkıyorlar. En ekonomik, en faydalısı bazaltik pomza. Topraksız tarımda burayı destekledik. Geçen yıl 100 ton sattık.”

GÖKŞİN TARIM “İKİ YILDA 25 DÖNÜME ULAŞTIK”
          Denizli’de tekstil kimyasalları sektöründe faaliyet gösterirken, tekstil sektöründeki gerilemeye karşı farklı alanda yatırım yapmayı araştıran Gökşin Tekstil Kimyasalları şirketi, topraksız tarıma girmiş.
         İki yıl önce küçük bir arazi ile bu işe başlayan şirket, bugün 25 dönüme ulaşmış durumda. Bu iş için Gökşin Tarım A.Ş.’yi kurduklarını söyleyen Genel Müdür Ahmet Onur Karademir, halen domates ürettiklerini, ancak Kaliforniya tipi biber üretimine de geçeceklerini söylüyor. Halen dünyadaki seraların yüzde 90’ının domates üretmesi, Gökşin Tarım’ı da domates üretimine yöneltmiş. Karademir, “Karpuz, kavun, salatalık da üreteceğiz” diyor.
        25 dönümlük arazi için yatırımın 2 milyon Euro’yu geçtiğini söyleyen Karademir, arazilerini sürekli olarak büyütmeyi hedeflediklerini, bu işte beklentilerinin üzerinde bir verim elde ettiklerini belirtiyor.
         Gökşin Tarım’ın ürettiği domatesler için market raflarında hemen yer bulunmuş. Fiyatlar da oldukça yüksek. Karademir’in belirttiğine göre, ilk yıl Migros, Carrefour, Kipa gibi zincirlere mal vermişler. İhracat da yapmışlar. Karademir’in bu sisteme ilişkin görüşleri şöyle:
         “Tüketici bilinci geliştikçe, bu yatırımlar hızlanacak ve insanlarımız daha temiz ve sağlıklı ürünler tüketebilecekler. Ayrıca istihdam açısından bakıldığında bu tarz işletmelerde dönüme bir işçi çalıştırılmakta olduğundan, özellikle tekstil sektöründeki daralmayı tarım sektörüyle aşabilme ihtimali göz ardı edilmemelidir.”

AGROBAY MEKSİKA’NIN LİDERLİĞİNİ ELİNDEN ALACAK
        İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Bayburt İnşaat’ın sahibi Hasan Şentürk’ün İzmir Dikili’de kurduğu sera, Türkiye’nin tek bir alanda sahip olduğu en büyük sera unvanını taşıyor. 2002 yılında topraksız tarım işine başlayan Agrobay’ın sahibi Hasan Şentürk, halen 350 dönüm üzerinde faaliyet gösterdiklerini, yılsonuna kadar ise 500 dönüme ulaşacağını söylüyor. 2010 yılı planı ise bu tarımı bin dönüm üzerinde yapmak. Tarımda büyük bir potansiyel keşfederek bu alana yatırım yapmaya karar verdiğini anlatan Şentürk, “Şu an Agrobay’da üretim 8 bin tonun üstünde. Gelecek yıl 12 bin tona ulaşacak. Domates, biber ve salatalık çeşitleri üretiyoruz. Üretimimizin yüzde 90’ını ihraç ediyoruz. Ciromuz ihracatta 8 milyon Euro. Gelecek yıl 10 milyon Euro hedefliyoruz” diyor.
        Satış iç pazarda ise sürekli olarak artıyor. Agrobay, bu yıl için yapacakları ek yatırımın 25 milyon Euro’yu bulacağını söylüyor. 500 dönüm üzerindeki üretim ile Meksika’nın liderliğini elinden almayı hedefleyen Agrobay, yatırımın karşılığını bir yılda almayı planlıyor. Şentürk, “Bu tarımın avantajları verimlilik ve kaliteyle sınırlı değil. Bu kültürde yetişen ürünlerin ihraç pazarları da daha geniş ve sorunsuz oluyor. Böylece yaptığınız yatırım, kısa zamanda geri dönüyor. Geçen yıl Akdeniz Sineği nedeniyle Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı durdu. Bizim Rusya’ya satışımız aksamadan sürdü” diyor.

BOSTAN TARIMSAL ÜRÜNLER PERAKENDECİYKEN, ÇİFTÇİ OLDU
         Trakya Bölgesi’ndeki Güler Marketleri’nin sahibi olan ve marketleri Kiler’e satan Yusuf Bostan, geçen yıl topraksız tarım işine girmiş. Manisa Salihli’de 170 dönümlük arazi üzerinde 145 bin metrekarelik bir kapalı alanda taş yünü yöntemiyle fidelerini diken Bostan, ürünlerini önümüzdeki ay toplamaya hazırlanıyor.
         Bir projesi de Afyon’un Sandıklı bölgesinde olan Bostan’ın buradaki arazisi ise 200 dönüm. Bu işe büyük yatırımlarla giren Yusuf Bostan, bu yatırımlar için 20 milyon Euro’ya yakın bir yatırım yapacak. Şu anda domates ve Kaliforniya biberi üreten Bostan Tarım Ürünleri A.Ş. üretimini kaya yünü aracılığıyla gerçekleştiriyor. Bostan, “Bizim bu yılki üretim hedefimiz 5-6 bin ton civarında olur. Ama yurt dışından talep daha fazla. Markamızı taşımak için iç pazara da satış yaparız. Üç tane markamız var” diyor.
        Dört ziraat mühendisini Avrupa’da eğitim almaları için gönderen Bostan, Türkiye’de bu işi bilen yeterli uzmanın olmadığını söylüyor. İhracatla ilgili olarak ise Bostan, şöyle konuşuyor: “Geçen yıl ben pazarı öğrenmek için Antalya’da mal alıp sattım. Şu anda Rusya’da bir şirketle yaptığımız bir anlaşma var. Altı bin değil, 20 bin ton bile ürünüm olsa almayı talep ediyor” diyor.


TOPRAKSIZ TARIM NASIL YAPILIR?
         Uluslararası topraksız tarım derneği (ISOSC) topraksız tarımı şöyle tanımlıyor: “Sucul olmayan bitkilerin köklerinin besin solüsyonuyla desteklenmiş, tamamen inorganik ortamlarda yetiştirilmesi.” Topraksıztarımda fidelerin dikimi toprak yerine nötr kabul edilen kaya yünü (rockwoll), hindistan cevizi kabuğu (cocopeat), perlit, pomza, hareketli su veya benzeri nötr kabul edilen ortamlar kullanılarak yapılıyor. Hiçbir içeriği olmayan tamamen nötr denilebilecek bu maddelerin tek işlevi, bitki kökünün su tutmasını sağlamak. Dolayısıyla çok verimsiz alanlarda bile rahatça tarım yapılabiliyor.
         Topraksız tarımda, bitkinin topraktan alması gereken doğal besin maddeler (potasyum, azot, fosfor, magnezyum v.b) ve mineraller, spagetti damla sulama yöntemiyle doğrudan bitkinin köküne, tamamen bilgisayar kontrollü olarak veriliyor. Böylece bitkinin optimum yetişmesi sağlanıyor.
        Eksik, fazla ya da zararlı bir oluşum, böylelikle bitkiye yaşatılmıyor. Ayrıca bitkinin döllenmesi Bombus arıları tarafından yapılıyor. Böylece sağlığa zararlı hormon kullanımı engellenmiş oluyor. Bitkilerin beslenmesi, dışarıdan makine aracılıyla bitkilerin köklerine drip denilen malzemeyle iletiliyor.
        Dışarıda bulunan makine o gün -gün sıcaklığı, bitkilerin ışıklanma süresi, gün uzunluğu gibi değerleri değerlendirerek- bitkiye gönderilecek gübre, asit ve su oranını ayarlıyor. Topraksız tarımda, verimli toprak arazisine ihtiyaç duyulmuyor. Hormon, kimyasallar ve gübreye ihtiyaç duyulmuyor. Toprak kullanılmadığı için toprak bakterileri ya da hastalıklarının yol açtığı riskler bu sistemde söz konusu değil. Ayrıca nadas uygulamasına da ihtiyaç yok. Tam otomasyonlu ve kontrollü üretim imkânı tanıması sayesinde ürün kalitesi yükseliyor.

HANGİ SİSTEM DAHA KÂRLI?
         Topraksız tarımda bitkilerin yetişmesi için gerekli olan materyal de şu an tartışma konusu. Su içinde yapılan üretim mi daha kârlı, perlit ya da bazaltik pomza aracılığıyla yapılan üretim mi?
        Dizayn Grup’tan aldığımız bilgilere göre hareketli su kültürü ile yapılantopraksız tarım diğer topraksız tarıma göre yaklaşık 10 kat daha az su tüketiyor. Dizayn’ın iddiasına göre kendi yöntemleriyle altı kilogram su ile bir kilogram domates üretilirken, diğer sistemlerde 60 kilogram su ile bir kilo domates üretiliyor. İlaç tüketimi ise diğer topraksız yöntemlere göre kendilerinde binde 6. Gübre tüketimi daha az. Çevre kirletme riski ise yok. Çünkü atık yok. Su kapalı devre çalışıyor.
        Bazaltik pomzanın bir tonu, 30 Ytl. Pomzanın kullanım süresi ise sekiz yıl. Perlit ya da taş yünü kullanımında ise atık oranının yüksek olduğu belirtiliyor.

UZMANLARDAN YATIRIMCILARA ÖNERİLER
        Topraksız tarım yatırımı için uzmanlara girişimcilerin hangi unsurlara dikkat etmeleri gerektiğini sorduk. Aynı zamanda topraksız tarım ile hangi ürünler yetiştirilir? İşte aldığımız yanıtlar:
* Başta iklim özellikleri olmak üzere, arazinin sulama suyu varlığı, elektrik kaynağına yakınlık, pazara ulaşım açısından ana yollara hatta havaalanına yakınlık önem taşıyor.
* Termal ve jeotermal enerji kaynaklarına yakınlık ise son derece önemli.
* Don olmayacak bölgelerin tercih edilmesi gerekiyor.
* Çukurda kalan ve rüzgâr almayan bölgeler yerine güneye bakan araziler tercih edilmeli.
* Ürünlerle ilgili olarak, Türkiye’deki üretimin yüzde 90’ı şu an domates. Başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık, kavun ve kabak da yetiştirilen ürünler arasında yer alıyor.
*Halen az miktarda da olsa fasulye, karpuz, marul, ıspanak, maydanoz, tere ve roka gibi ürünler de yetiştiriliyor.
* İzmir’ in Menderes Bölgesi ağırlıklı olarak salatalık yetiştiriciliği, Derme ise biber yetiştiriciliği konularında alıcıların tercih ettiği bölgeler.
* Antalya merkez ve çevresinde hemen hemen tüm ürünler bulunabiliyor.
* Kesme çiçekte ise sırayla gül, karanfil, lale, krizantem, orkide, lilium, gerbera, frezya, glayör ve gipsofila yetiştiriliyor. Bu ürünlerden Türkiye’nin ihracat kaleminde yer alanlar ise karanfil ve gerbera.

TÜRKİYE’DEKİ SERA ALANI ARTIYOR
*Türkiye’ deki sera alanı 300 bin dönüm civarında,
*Ortalama işletme başına sera alanı 3 dönüm civarında,
*Seracılıkla uğraşan aile sayısı 100 bin-120 bin arasında,
*Dönüm başına alınan verim 8-9 aylık periyotta domates için 35 ton, renkli biber için 15 ton.

İNGİLTERE’DE BULUNDU, HOLLANDA VE İSRAİL GELİŞTİRDİ
       Topraksız tarım metodu, 1930 yılında İngiltere’de Kaliforniya Üniversitesi’nden Profesör Doktor William Gericke tarafından keşfedildi, Hollanda ve İsrail tarafından ise geliştirildi.
       Toprağın zaman içinde kirlenmesinden dolayı ikinci dünya savaşından sonra başlatılan çalışmalar sonucunda özellikle 90’lar sonrasında Hollanda ve İsrail’de bu üretim modeli ticari hayata da girdi. Türkiye’de ise son 5-6 yıldır şirketler kuruluyor. Türkiye’de topraksız tarım yapan üreticilerin ağırlıklı olarak ihracat yaptığı belirtiliyor. Yaklaşık beş serada da çiçek üretimi var.
        Topraksız tarım, günümüz için yeni bir teknoloji sayılabilir ancak tarihte buna örnekler bulmanın mümkün olduğu belirtiliyor. Çinlilerin pirinç yetiştiriciliği, Eski Mısırlılar’ın milattan yüzlerce yıl önce Nil Nehri’nin sularında topraksız yetiştiricilik yapmaları, topraksız tarım yani hidroponik sistem için tarihten birer örnek olarak gösteriliyor.
          Orta Amerika’da Aztekler’in Tenochtitlan gölünden çıkardıkları göl tabanı tortullarını sallara doldurarak göl üzerinde yüzen bahçeler yaptıkları söyleniyor. Bitki kökleri, çamur ve dalların içerisinden geçerek suyun içerisine uzanıyor ve yüzen adalar oluşuyor. Batmayan bu salların ise pazarlara yüzdürülerek götürüldüğü ve üzerlerinde yetiştirilen sebze ve çiçekler toplanarak, taze olarak satıldığı bu konuyla ilgili söylentiler arasında.

15 Mart 2012 Perşembe

Bu İşte Çok Para Var


  • Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Türk Hava Kurumu Havacılık Vakfı tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla THK, 1925 yılından bu yana havacılık ve uzay alanlarında gösterdiği faaliyetler sonucu edindiği deneyim ve entelektüel birikim sayesinde derin bir altyapıya sahiptir
  • Türk Hava Kurumu Üniversitesi, 3 şehirde toplam 4 yerleşkede hizmet vererek Türkiye’de bu konuda bir ilk konumundadır. Çok kampüslü ortamı sayesinde özellikle, karşılıklı eğitim uçuşları gibi havacılık uygulamalarının yapılabildiği nadir üniversitelerden biridir.
  • Türk Hava Kurumu Üniversitesi, bünyesinde bulunan 77 adet son teknoloji donanımlı uçak ile Türkiye’nin havacılık eğitiminde en büyük filoya sahip kurumudur. Ayrıca filosunda barındırdığı uçakların çeşitliliği sayesinde öğrencilerine kaliteli ve değişik tecrübeler sunmaktadır.
  • Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Türkiye’nin havacılık ve uzay bilimleri alanında ilk ve tek ihtisas üniversitedir.
  • Havacılık sektöründe nitelikli yetişmiş elemana duyulan ihtiyaç, Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nin önemini arttırmaktadır. Üniversitenin özel sektör ile olan bağları, mezunlarının sektörde kolayca iş bulmalarına olanak sağlamaktadır.
  • Bünyesinde ki 2 havaalanı (Etimesgut-Ankara yerleşkesi ve Selçuk-İzmir yerleşkesi), 6 tam kapasite hangar (Uygulama laboratuvarı olarak kullanılmak üzere) ve ILS cihazlı 2 operatör kulesi (Etimesgut-Ankara ve Selçuk-İzmir) ile Türkiye’de özellikle havacılık alanında altyapısı en geniş ve sağlam üniversitedir.
  • Dünyanın saygın ve önde gelen üniversitelerinden biri olan Vaughn College ile yapılan akademik işbirliği ile iki üniversite arasında öğretim elemanı ve öğrenci değişim imkânı, araştırma işbirliği ve kurulacak ortak havuz sayesinde mezunların işe yerleştirilmesi süreçlerinde ortaklık yapılması öngörülmüştür.



SİVİL HAVA ULAŞTIRMA İŞLETMECİLİĞİ BÖLÜMÜ İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
  • Bölüme 2011-2012 Eğitim-Öğretim Döneminde kaç öğrenci alınacaktır?
2011-2012 Eğitim-Öğretim döneminde TM-1 puan türünden 12 burslu, 48 burssuz olmak üzere toplam 60 öğrenci programa alınacaktır.
  • Öğrenciler nerede eğitim görecekler?
Program Ankara İşletme Fakültesi Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Bölümünde uygulanmaktadır ve bu programa kayıt olan öğrenciler Ankara Etimesgut Türkkuşu Kampüsünde öğrenim görürler.
  • Programın eğitim ücreti ne kadar olacaktır?
Eğitim ücreti 17.500 TL + KDV(%8) olup, öğretim ücretindeki olası yıllık artışlar, bir önceki yıla göre tüketici fiyatlarındaki artış (TÜFE) ile sınırlı tutulacaktır.
  • Bölümde İngilizce hazırlık zorunlu mudur?
Programda bir yıllık zorunlu “İngilizce Hazırlık Programı” uygulanır. İngilizce yeterlilik sınavını başarıyla geçen öğrenciler, bölüm derslerini almaya hak kazanırlar. İngilizce yeterlilik sınavını geçemeyen öğrencilerin bölüm derslerini almadan önce İngilizce hazırlık sınıfına devam etmeleri ve bu sınıfı başarıyla tamamlamaları gerekmektedir. İngilizce Hazırlık Programı eğitim ücreti 15.625 TL + KDV (%8)’dir.
  • Bölümde burslu olarak okumak mümkün müdür? Burslu program neleri kapsamaktadır?
ÖSYM’nin yaptığı sınavda üniversitemize yerleşecek adaylar arasından ilk 12 kişi programa Tam burslu olarak başlamaya hak kazanır. Burs, sadece öğretim ücretini kapsamaktadır. Burslar, İngilizce Hazırlık Programında geçirilebilecek süreyi de kapsamakta olup, öğrenci yerleştirildiği programdaki öğrenimine başarılı olarak devam ettiği sürece sağlanacaktır. Burada sözü edilen “öğretim ücreti” bursu, sadece kılavuzda “Burslu” öğrenci alınacağı belirtilen programlara yerleştirilen öğrencileri kapsamaktadır.
  • Programda zorunlu staj uygulaması var mıdır?
Mezun olabilmek için tüm lisans öğrencilerinin 2.-3. yarıyıllar arası, 4.-5. yarıyıllar arası ve 6.-7. yarıyıllar arası 3 adet tümleşik eğitim uygulaması yapmaları gerekmektedir. Her tümleşik eğitim uygulaması dönemi en az 40 iş günü olmak zorundadır. Tümleşik eğitim uygulamaları herhangi bir krediye sahip olmadığı için lisans müfredatında bulunmamaktadır. Tümleşik eğitim uygulamalarının sonunda hazırlanan raporların uygulama süresince edinilen deneyimleri ve bilgileri yansıtması gerekmektedir.
  • Programdan mezun olabilmek için kaç kredilik ders almış olmam gerekli?
Program toplam 156 krediden oluşmaktadır. 40 kredi Türkçe ve 116 kredi İngilizce olmak üzere derslerin toplam kredi yükü itibariyle yaklaşık % 65’i İngilizce olarak verilmektedir.
  • Bölümün ders programı nasıldır?
   I. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
ECO 101
Introduction to Economics I
3   0   3
MAT 101
Mathematics I
4   0   4
UBT 101
Uygarlık ve Bilim Tarihi
3   0   3
PSI 101
Psikolojiye Giriş
3   0   3
TUR 101
Türk Dili I
2   0   2
ATA 101
Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi
2   0   2
ENG 101
Reading and Writing Skills
2   2   3

SEÇMELİ(Sosyal Faliyetler)
0   2   1

Toplam Kredi
         21

   II. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
ECO 102
Introduction to Economics II
3   0   3
MAT 102
Mathematics II
4   0   4
MAN 101
Introduction to Businness
3   0   3
SOS 101
Sosyolojiye Giriş
3   0   3
TURK 102
Türk Dili II
2   0   2
ATA 102
Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi II
2   0   2
ENG 102
Reading and Speaking Skills
2   2   3

SEÇMELİ(Sosyal Faliyetler)
0   2   1

Toplam Kredi
         21

   SOSYAL FALİYETLER SEÇMELİ DERSLERİ
Dersin Kodu
Dersin Adı
MHA 111
Model Hava Aracı Tasarımı
MHA 112
İleri Model Hava Aracı Tasarımı
MHA 113
Model Hava Aracı Pilotluğu
MHA 114
İleri Model Hava Aracı Pilotluğu
   III. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
MAN 201
Genel Muhasebe I
3   0   3
STA 201
Statistics I
3   0   3
COM 205
Computer Sience I
3   2   3
MAN 207
Organization Theory and Design
3   0   3
AVM 201
Introduction to Civil Aviation
3   0   3
AVN 101
Meteorology
3   0   3
ENG 201
English for Aviation Management I
2   2   3

Toplam Kredi
         21

   IV. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
MAN 202
Genel Muhasebe II
3   0   3
STA 202
Statistics II
3   0   3
COM 206
Computer Science II
3   2   3
MAN 208
Organizational Behaviour
3   0   3
MAN 209
Introduction to Management Science
3   0   3
AVN 241
Flight Theory
3   0   3
ENG 202
English for Aviation Management II
2   2   3

Toplam Kredi
         21

   V. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
MAN 301
İşletme Finansı
3   0   3
MAN 303
Fundamentals of Marketing
3   0   3
MAN 304
Production and Operations Management
3   0   3
MAN 305
Management Information Systems
3   0   3
AVN 301
Flight Operations and Performance
3   0   3
AVM 301
Air Transportation
3   0   3

Toplam Kredi
         18

VI YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
MAN 302
Yönetim Muhasebeswi
3   0   3
AVM 302
Aviation Marketing
3   0   3
LAW 306
İşletme Hukuku
3   0   3
AVM 303
Airline Management
3   0   3
AVM 304
Airport Planning and Design Standart
3   0   3
AVM 305
Aviation Safety
3   0   3

Toplam Kredi
         18

   


VII. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
MAN 401
International Business
3   0   3
ECO 401
Managerial Economics
3   0   3
MAN 402
Finasal Analiz
3   0   3
AVM 401
Airport Management
3   0   3
LAW 402
Havacılık Hukuku
3   0   3
AVM 402
Aviation Security
3   0   3

Toplam Kredi
         18

   VIII. YARIYIL
Dersin Kodu
Dersin Adı
T   U   K
MAN 403
Strategic Management
3   0   3
AVM 403
Aviation Maintenance Management
3   0   3

SEÇMELİ (Alan)
3   0   3

SEÇMELİ (Alan)
3   0   3

SEÇMELİ (Alan)
3   0   3

SEÇMELİ (Alan)
3   0   3

Toplam Kredi
         18

   SEÇMELİ ALAN DERSLERİ
Dersin Kodu
Dersin Adı
ECO 451
Economics of Air Transportation
MAN 451
International Trade and Regulations
MAN 452
Human Resource Management
AVM 453
Aviation Project Management
AVM 454
International Aviation Management
AVN 455
Fundamentals of Air Traffic Control

Kaynak: http://www.thk.edu.tr/students/shuisss.php?sayfa=2
SKYTÜRK Bu işte para var programı